Kendi çalışmalarını 575 sayfalık bir kitapta toplayıp 2017'de Prof. Dr. Semavi Eyice'ye takdim ettiğini söyleyen Yılmaz, çalışma yöntemi ve usul olarak merhum Ekrem Hakkı Ayverdi'yi örnek aldığını ifade etti. Yaklaşık 20 yıldır Türk mimari eserleriyle ilgili araştırmalarda bulunan Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz, yurt içi ve yurt dışında birçok restorasyon projesine katıldı. Türk mimari eserleriyle ilgili çalışmalarını kurumsal yapıya dönüştürmek için "Türk Mimari Araştırma Merkezini" kuran Yılmaz, 2010-2020 yılları arasında yaptığı araştırma sonucunda "Kiliseye Çevrilen Türk Eserleri" kitabını basım aşamasına getirdi.
18 ülkede 329 eser kilise yapıldı
Ayasofya'nın 86 yıl sonra yeniden ibadete açılmasından rahatsız olan Batının iki yüzlülüğü Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz'ın 18 ülkede yaptığı araştırma ile bir kez daha gözler önüne serildi. Yılmaz, araştırma yaptığı 18 ülkede toplam 329 Osmanlı eserinin kiliseye çevrildiğini tespit etti. İşte Yılmaz'ın anlatımı ile o eserler ve hikayeleri...
329 MİMARİ ESER TESPİT ETTİ
Çalışmasına önce Balkanlardan başladığını ifade eden Yılmaz, bulduğu veriler ışığında araştırma sahasını genişlettiğini belirterek, "Önce Macaristan, Bulgaristan ve Yunanistan'a yoğunlaştım. Çünkü en çok kiliseye dönüştürülen yapılar bu 3 ülkede bulunuyor. Daha sonra Cezayir, Ukrayna, Kırım, Gürcistan, Ermenistan, Bosna Hersek, Güney Kıbrıs, Hırvatistan, Kırım, Kosova, Makedonya, Moldova, Romanya, Sırbistan ve Türkiye ile birlikte toplamda 18 ülkede cami, mescit, tekke, türbe gibi Türk eseri olup da çeşitli tarihlerde kiliseye dönüştürülen toplam 329 mimari yapı tespit ettim." diye konuştu.
MEDRESELER, CAMİİLER, TÜRBELER, ÇEŞMELER
Ülke ülke kiliseye dönüştürülen eserlerle ilgili araştırma yapan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bulgaristan'da 117 cami, 7 tekke-türbe ve 1 medrese kiliseye, 3 saat kulesi çan kulesine; Hırvatistan'da 8 cami, 1 kule kiliseye; Kırım'da 6 cami ve 1 türbe kiliseye, Kosova'da 1 cami kiliseye, 1 saat kulesi çan kulesine, Ukrayna'da 2 cami kiliseye, bir minare çan kulesine, Makedonya'da 3 cami, 2 türbe, 2 saat kulesi kiliseye; Sırbistan'da 15 cami ve 2 türbe kiliseye, Gürcistan ve Azerbaycan'daki 1'er cami Rus işgalinde kiliseye, Bosna Hersek'teki 3 cami Avusturya işgali sırasında kiliseye, Cezayir'de 3 cami Fransız işgalinde kiliseye, Ermenistan'da ise 2 cami kiliseye dönüştürüldü.
Güney Kıbrıs'ta 1 çeşme, Moldova'da 4 cami ve Romanya'da da 5 cami kiliseye dönüştürüldü. Macaristan'da 23 cami, 5 türbe, 1 hamam ve 1 mektep kiliseye dönüştürüldü ancak Avrupa'da Türk eserlerini kiliseye dönüştürmeyen tek millet Macarlardır. Orada dönüştürülen eserlerin tamamı Avusturya işgali sırasında gerçekleştirilmiştir."
YUNANİSTAN 101 ESERİ KİLİSE YAPTI!
329 yapıdan kiliseye çevrilip "hala faal olan" en çok Osmanlı eserinin, Yunanistan'da bulunduğunu söyleyen Yılmaz, bu ülkede 74 cami, 19 türbe, 1 imaret ve 2 namazgahın kiliseye çevrildiğini ifade etti. Bunların yanı sıra 5 minarenin de çan kulesine dönüştürüldüğünü belirten Yılmaz, Yunanistan'da toplam 101 eserin kiliseye dönüştürüldüğünü kaydetti.
(Sofya'da Mimar Sinan'ın tarafından yapılan Mehmed Paşa Camisi (İmaret Kara Cami) de sonradan kiliseye çevrilen eserlerden)
"SOFYA'DA BİR GECEDE 7 MİNARE DİNAMİTLERLE YIKTIRILDI"
Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz, Türk eserlerinin siyasi ve mekansal gerekçelerle değiştirildiğini ifade ederek, "Şehir merkezlerindeki büyük anıtsal Türk yapıları ve özellikle de minareler Türk hakimiyetini dolayısıyla İslamı simgeledikleri için yok edilmesi gereken ilk hedef olarak görülüyor. Çok hazindir, Sofya'da 1878'de bir gecede dinamitlerle 7 minare yıktırılıyor." dedi.
(Macaristan Peçuy'da bulunan Gazi Kasım Paşa Camisi de Avusturya işgali sırasında kiliseye çevrildi)
Yılmaz, kiliseye dönüştürülen bazı eserlerde ise gerekçenin ibadethane ihtiyacı olduğunu belirtiyor ve özellikle de mübadele yapılan köylerde Türkler boşaltılınca yerine yerleştirilen Ortodoksların kilise ihtiyacı için mevcut camilerin dönüştürüldüğünün altını çiziyor.
(Yunanistan Drama'da bulunan Yıldırım Bayezid Camisi de kilisiye çevrilen Osmanlı eserlerinden)
"TEKKE, KULE VE HAMAMLAR DA KİLİSEYE ÇEVRİLDİ"
Camiler dışındaki diğer Osmanlı eserlerinin de kiliseye çevrildiği belirten Yılmaz, buna ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Kiliseye en çok dönüştürülen eserler camiler. Ben 272 cami ve mescit tespit ettim. Camilerden başka 36 tekke-türbe var kiliseye dönüştürülen. Çan kulesine çevrilen saat kuleleri, üzerine çan yapılan minareler var. Hırvatistan'da bir kule, Güney Kıbrıs'ta bir çeşmenin haznesi, Yunanistan'da namazgahta yer alan minber, Ortodoks dua yerine dönüştürülmüş. Sırbistan'da dört duvarı kalmış bir kervansarayın içine kilise inşa edilmiş. Yani sadece camiler değil, tekke, türbe, minare, kule, hamam, çeşme, imaret gibi farklı türde Türk eserleri kiliseye dönüştürülmüş."
Tekkelerin de kiliseye dönüştürüldüğünü aktaran Yılmaz, "Türklerin yoğun yaşadığı Dobruca'da Kanaat Baba Tekkesi şu an kilise. İlginç bir konu da hem Müslümanların hem de Hristiyanların ortak ziyaret alanı olan Bektaşi tekkeleri var. Daha önce ortak ziyaret edilen Bektaşi tekkeleri, Müslüman kalmayınca sessiz sedasız kiliseye dönüştürülüyor." diye konuştu.
"ANA DUVAR KIBLEYE BAKTIĞI İÇİN TESPİT EDEBİLİYORUZ"
Günümüze kadar ulaşmış olan yapıların hemen hemen hepsini yerinde incelediğini söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Kiliseye çevrilen eserlerin neredeyse hepsinde, Türk mimarisine ait kubbe, kemer, silme gibi unsurların bilinçli bir şekilde yok edildiğini, mimari özelliklerinin tanınmayacak şekilde değiştirildiğini tespit ettim. Fakat ne kadar dönüştürülürse dönüştürülsün ana duvarlar, biz beden duvarı diyoruz, kıbleye baktığı için ve yönünü değiştiremediklerinden, kiliseleri bu şekilde tesbit etmek mümkün oluyor. Budapeşte'deki Mustafa Paşa Camisini bu şekilde tespit ettim."
(Makedonya Brod'da bulunan Hıdır Baba Türbesi de kilise olarak kullanılıyor)
"BİZİM KADAR SAYGILI DAVRANAN MİLLET YOK"
Türklerin dönüştürdükleri yapılardaki mimari özelliklere çok DA müdahale etmediğinin altını çizen Yılmaz, buna ilişkin şunları söyledi:
"Mimari yapılara bizim kadar saygılı davranan başka milletler yok. Türklerin geçmiş medeniyetlerle hiçbir kompleksi olmamış, bu yüzden camiye çevirdiğimiz yapılardaki mimari özelliklere müdahale etmemişiz. Bunu en güzel örneği Ayasofya Camisidir. 1453'ten beri gözümüz gibi korumuşuz, hem de kilise özelliklerine müdahale etmeden. Sadece mihrap, minber ve minare eklemişiz. Dıştan esere baktığınızda rahatlıkla eskiden kilise olduğunu anlayabiliyorsunuz. İçeriden de öyle, sadece göz hizasındaki insan tasvirleri sıvanıp kapatılmış. Oysa Avrupalıların kiliseye çevirdiği camilerin mimari özellikleri tümüyle değiştirilmiş."
(Hırvatistan Yakova'da kiliseye çevrilen İbrahim Paşa Camisi)
AMACI TÜRK ESERLERİNİ BELGELERLE TESCİLLEMEK
Bu bilgilere ulaşmak için geniş bir arşiv araştırması yaptığını da dile getiren Yılmaz, "Kiliseye çevrildiğini tespit ettiğim yapıları, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Osmanlı Arşivlerinden tarayarak büyük bir kısmının vakfiyelerine ulaştım ve yapılarla vakfiyeleri eşleştirdim, künye bilgilerini ekledim. Arşiv araştırmasındaki amacım, Türk eserlerini belgelerle tescillemekti. Geçtiğimiz yıllarda bu şekilde Bulgaristan'da devletin el koyduğu, vakıf malı olduğu vakfiyesiyle tescil edilen bazı camiler dava açılarak mülkiyetleri müftülüklerce geri alındı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de bu konuda daha önce merhum Ekrem Hakkı Ayverdi ve Prof. Dr. Semavi Eyice gibi isimlerin kitaplarında ve makalelerinde bazı eserlerin incelendiğini vurgulayan Yılmaz, ancak bütün Osmanlı coğrafyasını içine alan bir çalışmanın şu ana kadar olmadığını söyledi.
Çalışmalarını 575 sayfalık bir kitapta toplayıp 2017'de Prof. Dr. Semavi Eyice'ye takdim ettiğini belirten Yılmaz çalışma yöntemi ve usul olaraksa merhum Ayverdi'yi örnek aldığını söyledi.
Yaklaşık 20 yıldır Türk mimari eserleriyle ilgili araştırmalar yapan Yüksek Mimar Mehmet Emin Yılmaz, yurt içi ve yurt dışında birçok restorasyon projesine katıldı. Türk mimari eserleriyle ilgili çalışmalarını kurumsal yapıya dönüştürmek için "Türk Mimari Araştırma Merkezini" kuran Yılmaz, 2010-2020 yılları arasında yaptığı araştırmanın sonuçlarından oluşan "Kiliseye Çevrilen Türk Eserleri" adlı kitabını basım aşamasına getirdi.