ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik suikast tehditleri son yılların en yüksek seviyesine ulaştı. FBI ve İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) raporlarına göre, hem ideolojik hem de örgütlü ağlar üzerinden gelen tehditler, başkanın güvenlik protokollerinin “DEFCON-2” düzeyine çıkarılmasına neden oldu.
Trump hedefte mi? Charlie Kirk suikastı sonrası Beyaz Saray'da tarihi güvenlik önlemi
ABD Başkanı Donald Trump, Charlie Kirk suikastı sonrası tarihin en kapsamlı güvenlik önlemleriyle korunuyor. FBI ve Gizli Servis raporlarına göre tehditler son 10 yılın rekorunu kırdı. Colorado’daki Cheyenne Mountain Complex, başkanlık emir-komuta zincirinin devamı için aktif hâle getirildi.
10 Eylül 2025’te Utah eyaletinde genç muhafazakâr lider Charlie Kirk’ün öldürülmesi, Trump’a yönelik olası saldırıların ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını gösteriyor. Kirk, seçim kampanyasında Trump’a destek vermesiyle biliniyordu ve suikast olayının ardından Cumhuriyetçi Parti içinde “yerleşik güçler ve yabancı etki” tartışmaları yeniden gündeme geldi.
Beyaz Saray, Pentagon ve Gizli Servis, Trump’ın güvenliğini sadece kişisel düzeyde değil, devlet sürekliliği kapsamında da yeniden yapılandırdı. Colorado Springs’teki Cheyenne Mountain Complex, olası bir saldırı veya Washington DC’nin devre dışı kalması durumunda başkanlık emir-komuta zincirinin devamı için aktif hâle getirildi.
Trump’a yakın kaynaklar, Başkan’ın artık yalnızca kendisinin değil, hareketinin hedefte olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Bu kapsamda sosyal medya tehditleri yapay zekâ destekli sistemlerle taranıyor, Beyaz Saray çevresindeki hava sahası genişletiliyor ve iletişim güvenliği artırılıyor.
Charlie Kirk suikastı, Cumhuriyetçi Parti içinde özellikle Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC) ve Hakaretle Mücadele Birliği (ADL) gibi lobilerin siyasi kampanyalardaki etkisinin tartışılmasına yol açtı. Cumhuriyetçi senatörler, yabancı devletlerle bağlantılı lobicilik faaliyetlerinin şeffaflaştırılmasını zorunlu kılan yeni bir yasa tasarısı sundu.
Trump, suikast sonrası yaptığı açıklamada, “Bu yalnızca bir genci değil, ifade özgürlüğünü hedef alan bir korku operasyonudur” dedi. ABD medyası olayı, siyasi kutuplaşmanın şiddete dönüştüğüne dair bir örnek olarak yorumladı.