Prof. Dr. Mahmut Özer'den YKS için öneri: TYT, yılda 3-4 kez yapılsın ve 11. sınıf öğrencileri de girebilsin, alınan en yüksek puan yerleştirmede kullanılsın
Eski Milli Eğitim Bakanı ve AK Parti Ordu Milletvekili Mahmut Özer, YKS’nin birinci oturumu olan Temel Yeterlilik Testi’nin (TYT) yılda 3-4 kez yapılması ve 11. sınıf öğrencilerinin de bu sınava girebilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca, TYT’den alınan en yüksek puanın yerleştirme için kullanılması gerektiğini vurguladı.
Eski Milli Eğitim Bakanı ve AK Parti Ordu Milletvekili Mahmut Özer, eğitim sisteminde köklü değişim tartışmaları sürerken, ÖSYM’nin merkezi sınavlar ve yerleştirmelerdeki rolünü yeniden mercek altına aldı. Eğitim uzmanı Mahmut Özer, ÖSYM’nin kapasitesini daha etkin kullanması ve eğitim sistemine daha fazla katkı sağlaması için esnek bir yapı oluşturulması gerektiğini vurguladı. Özer’in önerileri, sınav süreçlerinin erişilebilirliğini artırarak hem adayların üzerindeki baskıyı azaltmayı hem de ÖSYM’nin verimliliğini güçlendirmeyi hedefliyor.
ÖSYM, Türkiye’de merkezi sınavlar ve yerleştirmeler konusunda uzun yıllardır başarılı bir şekilde faaliyet gösteriyor. Elektronik sınav kapasitesini artırarak sınavlara erişimi kolaylaştıran kurum, eğitim sisteminin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Ancak, Özer’e göre, eğitim sisteminin bütüncül yapısı göz önüne alındığında, ÖSYM’nin mevcut rolü daha esnek ve yenilikçi bir yaklaşımla yeniden tanımlanmalı. Eğitim kademeleri arasındaki geçişkenlik kadar, sınav sistemlerinde de esnek bir yapı kurulması gerektiği belirtiliyor.
''MERKEZİ YERLEŞTİRME YÜKÜ AZALTILSIN''
Özer, ÖSYM’nin sınav yapımındaki başarısına rağmen, merkezi yerleştirme süreçlerinin kurum üzerinde gereksiz bir yük oluşturduğunu ifade ediyor. Dünyada ÖSYM benzeri kurumlar genellikle sadece sınavları düzenlerken, yerleştirme işlemleri ilgili kurumlar tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ise bu gelenek hala devam ediyor. Özer, “ÖSYM sadece sınavları yapmalı, yerleştirme işlemlerini ilgili kurum ve kuruluşlar üstlenmeli” önerisinde bulunuyor. Bu adımın, hem ÖSYM’nin sınav kalitesine odaklanmasını sağlayacağı hem de diğer kurumlarda ölçme ve değerlendirme kültürünün gelişmesine katkıda bulunacağı öngörülüyor.
SINAV SIKLIĞI VE BEKLEME SÜRELERİ
Özer’in ikinci önerisi, sınavlar arasındaki bekleme sürelerinin kısaltılması. Uzun bekleme süreleri, sınavı kaçıran veya istediği sonucu alamayan adaylar için mağduriyet yaratıyor. Ayrıca, sınavların nadir yapılması, sınavlara atfedilen önemi artırarak hem adaylar hem de ÖSYM üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Özer, “ALES ve dil sınavları gibi sınavlar her ay yapılabilir. ÖSYM’nin artan elektronik sınav kapasitesi bu amaçla daha verimli kullanılmalı” diyor. Sık sınav düzenlenmesi, adayların stresini azaltırken eğitim sistemine olan güveni de artırabilir.
''TYT, DAHA SIK YAPILSIN''
Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YKS), gençler üzerinde en büyük baskıyı oluşturan sınavlardan biri. Özer, YKS’nin birinci oturumu olan Temel Yeterlilik Testi’nin (TYT) yılda 3-4 kez yapılması ve 11. sınıf öğrencilerinin de bu sınava girebilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, TYT’den alınan en yüksek puanın yerleştirme için kullanılması öneriliyor. Bu yaklaşım, YKS’nin erişilebilirliğini artırarak sınav baskısını azaltabilir ve gençlere daha fazla fırsat sunabilir.