O geldi ekonomi alarm verdi! ABD'yi batıracak! Trump'ın 100 günlük ticaret karnesi çıkarıldı!
Trump, ikinci döneminin ilk 100 gününde uyguladığı agresif tarife politikalarıyla küresel ticaret dengelerini sarstı; Çin'e yönelik vergiler yüzde 245'e ulaşırken, ABD'nin ticaret ortaklarıyla ilişkileri gerildi, piyasalarda belirsizlik arttı.
ABD Başkanı Donald Trump, göreve ikinci kez başlamasının ardından geçen 100 gün içinde uygulamaya koyduğu sert tarife politikalarıyla yalnızca küresel ticaret dengesini değil, dünya ekonomisindeki istikrarı da tehdit etmeye başladı. "Önce Amerika" vizyonuyla başlatılan yeni dönem, karşılıklı tarifelerle şekillenirken, ülkeler arası ticaret ilişkileri hiç olmadığı kadar gerildi.
20 Ocak'ta ikinci kez Beyaz Saray’a adım atan ABD Başkanı Donald Trump, seçim sürecinde verdiği "korumacı ticaret" sözlerini ilk 100 günde birer birer hayata geçirdi. ABD’nin dış ticaret açığını azaltma ve yerli üretimi teşvik etme hedefiyle başlatılan politikalar, kısa sürede küresel piyasalarda dalgalanmalara neden oldu. Başkan Trump’ın en dikkat çeken hamlelerinden biri 2 Nisan’da geldi. "Kurtuluş Günü" olarak duyurduğu tarihte, ABD’nin ticaret ortaklarına yönelik karşılıklılık esasına dayalı tarifeler ilan edildi.
Tarifelerle Çin, Meksika ve Kanada Hedef Alındı
Trump, ilk adımda Kanada, Meksika ve Çin gibi ABD’nin en büyük ticaret ortaklarını hedef aldı. Çelik, alüminyum ve otomotiv gibi stratejik sektörlere uygulanan yüksek vergilerle başlayan süreç, kısa sürede Çin'le ekonomik bir cepheleşmeye dönüştü. Çin’e uygulanan tarifeler, özellikle fentanil krizini gerekçe göstererek artırıldı ve toplamda yüzde 145’e ulaştı. Bazı ürün gruplarında ise bu oran yüzde 245’i buldu.
Kanada ve Meksika’ya tanınan geçici muafiyetler, ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA) kapsamında esneklik sağlama çabası olarak yorumlansa da, bu durum Trump’ın sert tavrını yumuşatmaya yetmedi.
Ticaret Müzakerelerinde Belirsizlik Sürüyor
Trump yönetimi tarafından müzakerelerin sürdüğü ifade edilse de, şimdiye dek anlaşma sağlandığına dair resmi bir açıklama yapılmadı. Özellikle Çin ile yürütülen görüşmelere ilişkin çelişkili mesajlar, uluslararası piyasalarda endişeye yol açıyor.
Ekonomistler, Trump’ın tarife politikalarının Amerikan tüketicisine yüksek fiyatlar ve enflasyon olarak döneceğini vurgularken, bazı uzmanlar ABD’nin bu agresif yaklaşımı nedeniyle küresel ticaret sisteminde kalıcı bir kırılma yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.
Adım Adım Trump’ın Ticaret Hamleleri
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Trump yönetiminin 100 gün boyunca attığı başlıca ticaret adımları şöyle sıralanıyor:
-
20 Ocak: "Önce Amerika Ticaret Politikası Genelgesi" yayımlandı. Haksız ticaret uygulamalarının incelenmesi için talimat verildi.
-
1 Şubat: Kanada ve Meksika’dan ithalata yüzde 25, Çin’den ithalata yüzde 10 ek vergi getirildi.
-
4 Şubat: Çin'e yüzde 10 ek tarife yürürlüğe girdi.
-
10 Şubat: Tüm ülkelerden çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 tarife duyuruldu.
-
13 Şubat: Karşılıklılık esaslı gümrük vergisi uygulaması başlatıldı.
-
2 Nisan: Temel gümrük vergisi yüzde 10 olarak belirlendi; ülkelere özel ek vergiler açıklandı.
-
9 Nisan: Çin'e yönelik vergi yüzde 125’e çıkarıldı; toplam oran yüzde 145’e ulaştı.
-
11 Nisan: Bilgisayar, çip ve akıllı telefonlar gibi bazı teknoloji ürünleri tarifelerden muaf tutuldu.
-
17 Nisan: Çin merkezli gemilerden tonaj ve konteyner bazında ücret alınması kararlaştırıldı.
-
22 Nisan: Orta ve ağır vasıta ithalatına ilişkin yeni soruşturma başlatıldı.
Korumacılığın Sınırları Zorlanıyor
Trump’ın ticaret stratejisi, ABD’yi dış dünyadan izole etmeye yönelik bir ekonomik milliyetçilik olarak yorumlanıyor. Ancak bu yaklaşım, küresel ekonomide kırılganlık yaratırken, ABD’nin ticari ortaklarıyla ilişkilerini de riske atıyor. Özellikle dijital hizmet vergileri, sübvansiyonlar ve kritik hammadde ithalatı gibi konulara odaklanan soruşturmalar, ABD’nin yalnızca üretim değil teknoloji alanında da küresel tedarik zincirine müdahale etmeye hazırlandığını gösteriyor.
Uzmanlara göre, Trump’ın tarifeci politikaları bir ticaret savaşı değilse bile, çok taraflı ekonomik düzene karşı bir meydan okuma olarak tarihe geçecek.