Cumhurbaşkanı Erdoğan İtalya dönüşü gündemi değerlendirdi: CHP, millete bantların arkasında neler sakladıklarını izah etmelidir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 önemli anlaşma imzaladığımız İtalya çıkarması dönüşü uçakta gazetecilere gündemi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kalkıp da kameraları bantlamak bizim kitabımızda yazmaz. CHP, millete bantların arkasında neler sakladıklarını izah etmelidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya dönüşü uçakta zirveyi takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İBB'nin tutuklu eski başkanı Ekrem İmamoğlu davasında gündeme gelen 'otel kameralarının bantlanması' ile ilgili konuşan Erdoğan, "Ayıplı siyasetin odağı CHP, millete bantların arkasına yine neyi sakladıklarını, hangi şaibeli işlere giriştiklerini izah etmek zorundadır. Konunun güvenlik kaygısı olmadığı, güvenlik güçlerimizin açıklamalarıyla açık bir şekilde ortaya çıkmıştır." dedi.
BAKANLAR BANTLAMA YAPIYORMU? JAMMER TAŞIYOR MU?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "İmamoğlu davasında bir görüntü var. 3-5 gündür Türkiye'nin tartıştığı bir görüntü bu. Bir otel girişinde iki bavul taşınıyor ve kameralar bantlanıyor. Bavulların içinde de sinyal kesici jammer olduğu söyleniyor. Sizin bazen gidiyorsunuz salon toplantılarına bantlama yaptırıyor musunuz? Bavullarla jammer taşıyor musunuz, taşıtıyor musunuz? Bakanlarımız bantlama yapıyor mu, yaptırıyor mu? Jammer taşıyorlar mı?" sorusuna şu cevabı verdi:
"Bunun cevabını İçişleri Bakanımız zaten en güzel şekilde verdi ve bu tür bir uygulamanın olmadığını, olamayacağını bildirdi. Fakat ana muhalefetin başındaki zat, inanın sorsanız “jammer nerede, ne işe yarar?” bunu bile bilmez. Benim kendi çalışma ofisimde, kendi odamda hangi aletler var, bunun hesabını herhalde Özgür Özel'e verecek değilim. Kalkıp da kameraları bantlamak, onlarla uğraşmak, bu tür davranışlar bizim kitabımızda yazmaz.
"ÖYLE BİR UYGULAMA BİZDE YOK, GEREK DE YOK"
Öyle bir uygulama bizde yok, buna gerek de yok. Çünkü bu tür yolsuzluğa biz tevessül etmeyiz. Orada valizlerle ne taşınmış? Bu benim işim mi? O valizlerle kim ne getirdi, ne götürdü onun hesabını onlar versin. Ama bunu yapmıyorlar, yapamıyorlar. Paniklemiş vaziyetteler. Bu süreçte tüm iddialar yargıya intikal etmiş durumdadır.
Hatırlarsınız, eskiden gazeteler, ayıplı iş yapanların fotoğraflarını yayımlar, gözlerine de bant çekerlerdi. Ayıplı siyasetin odağı CHP, millete bantların arkasına yine neyi sakladıklarını, hangi şaibeli işlere giriştiklerini izah etmek zorundadır. Ayrıca konunun güvenlik kaygısı olmadığı, güvenlik güçlerimizin açıklamalarıyla açık bir şekilde ortaya çıkmıştır."
CHP'NİN İÇ GÜVENLİĞİ TEHDİT ETMESİ
SORU: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB'deki yolsuzluk iddialarını perdelemek ve manipüle etmek için ne yazık ki, illegal örgütlerle bile iş birliği yapmaktan, ticaret kanununu ihlal başta olmak üzere yasal anlamda suç sayılabilecek fiillere teşebbüsten imtina etmiyor. İç güvenliği, hatta milli güvenliği tehdit eden bu tehlikeli gidişi, nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Bizim bu noktada herhangi bir sıkıntımız olmadığı için rahatız, ama ana muhalefetin başındaki zatın bu konuda derdi çok. Mevcut CHP yönetimi, siyaseti enfekte etmektedir. Sokakları karıştırarak, insanları birbirlerine düşürerek, gündem değiştirme telaşları açıkça görülmektedir. Bunlar, kendilerini kurtarmak için ülkeyi ateşe vermekten çekinmeyecek kadar izanı kaybetmişler.
Düşünün, bir siyasi parti, -ki ana muhalefet partisinden söz ediyoruz- yolsuzluk iddialarını örtbas etmek için illegal örgütlerle iş birliği yapıyor, Ticaret Kanununu ihlal ediyor ve dahası millî güvenliği tehdit edecek bir noktaya geliyor! Batı’ya ve Batılı medya kuruluşlarına yalvarıyor. Türkiye’nin ekonomisini, şirketlerini, yargı mensuplarını tehdit edecek kadar ileri gidiyor. Bunları, milletimizin ferasetine havale ediyorum.
İSTANBUL'DAKİ KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI
SORU: Efendim geçtiğimiz hafta meydana gelen 6.2’lik deprem… Beraberinde kentsel dönüşüm tartışmalarını yeniden masaya getirdi. Kentsel dönüşüm İstanbul’un, olmazsa olmazı, kurtuluşun en önemli kapısı. İstanbul'da AFAD'a bizzat gelerek depremle ilgili kriz sürecini yönettiniz İstanbul'a olan sevdanızı biliyoruz. 2019'dan bu zamana bakıldığında İstanbul'da kentsel dönüşüm için yapılanları ve yapılmayanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
"İstanbul'da meydana gelen deprem, hepimizi derinden üzdü ve kentsel dönüşümün ne kadar hayati önemi haiz olduğunu gözler önüne serdi. Sayın Kurum İstanbul’a oradaki CHP’li birçok yerel yöneticiden daha fazla gidiyor zaten. CHP Genel Başkanı İstanbul’a depremden ancak 5 gün sonra gitti. Onda da İstanbul halkıyla dayanışmak için değil, birilerine tekmil vermek için gitti.
Biz İstanbul’un dertlerini bazı koltuk sahiplerinin fersah fersah ötesinde dert edinip, çözmek için gecesini gündüzüne katan bir hareketiz ve hükümetiz. Çünkü İstanbul, ülkemizin kıymetlisidir. Türkiye’nin bütün şehirleri gibi İstanbul’a da hizmet etmek şereftir. Bugüne kadar koparttıkları gürültülerle İstanbul’da kentsel dönüşümün önüne engeller çıkarttılar.
Biz o engelleri aşmak için gayret gösteriyoruz, ancak engellemeler İstanbul’a zaman kaybettiriyor. En son depremde bir kez daha görüldü ki, bu gürültücülerin dertleri İstanbul değil. Bunların dertleri başka. Biz, İstanbul’da bir tek riskli yapı bırakmayıncaya kadar çalışacağız. Deprem gerçeğini akıllardan çıkartmayacak ve kentsel dönüşüm bilincini artıracağız. Yoksa bugün kentsel dönüşüme karşı propaganda yapanlar, her felakette olduğu gibi Allah korusun İstanbul’da yaşanacak büyük bir felakette milletimizi bir başına bırakacak. Biz İstanbul’u onların eline ve insafına terk edemeyiz."
TÜRKİYE'DE PKK TERÖRÜ BİTİYOR
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım Terörsüz Türkiye konusunda önemli süreçten geçiliyor. Önümüzdeki günlerde terör örgütü PKK'nın kendini feshedeceği ve silahları bırakacağı yönünde açıklama yapması bekleniyor. Bu yönde haberler var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Artık Türkiye PKK terörü konusunda sona geldi mi?
"Bu konuda istihbarat teşkilatımız çalışmalarını devam ettiriyor. Bildiğiniz gibi Sırrı Süreyya Önder DEM heyetinin içerisindeydi. Allah şifalar versin. Bu işi, biliyorsunuz, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımız yürütüyor ve İbrahim Kalın Bey bu konuda çalışmalara öncülük yapıyor. Hedefimiz Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini dinamitlemeye çalışan terör belasından artık tamamen kurtulmak ve geleceğe yürümektir. Biz, terörle mücadelede önemli başarılar elde ettik. Demokratikleşme konusunda, en ileri adımları attık.
Terörün artık tamamen ortadan kaldırılması ve yeni bir dönemin kapılarının açılması için de Cumhur İttifakı olarak güçlü, kararlı bir irade ortaya koyduk. Artık terör örgütü de çıkmaz yola girdiğini anlamalı ve kendilerine yapılan çağrının gereğini yerine getirmelidir. Bu süreçteki en büyük motivasyonumuz evlatlarımıza terörsüz bir Türkiye, terörsüz bir ülke bırakmak.
Biz motivasyonumuzu koruyoruz. Sivil siyasetin güçlendiği, huzurun kökleştiği, kaynaklarımızın geleceğe, teknolojiye, kalkınmaya ayrılacağı bir Türkiye için çalışıyoruz. Türkiye’de tefrikaya artık yer olmadığını dost-düşman görecek, milletimizin toplu vuran sinesini hiçbir topun sindiremeyeceğini anlayacaklardır. Daha önce de söyledim: Terörsüz Türkiye, bir al-ver süreci değil, bir kardeşlik iklimidir. Milletimizin onlarca yıllık özlemidir.
SURİYE'DEKİ FEDERATİF YAPI TALEBİ
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım Suriye’nin kuzeyinde bir konferans düzenlendi. Bu konferansta SDG ve onlara yakın gruplar tabiri caizse federatif bir yapı talebinde bulundular. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
"Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Suriye hükümetinin de aynı hassasiyetle hareket ettiğini biliyoruz. Suriye’deki silahlı grupların Suriye Savunma Bakanlığı çatısı altında toplanması ve Suriye’nin birliğine bütünlüğüne katkı sağlaması oldukça önemli. Federatif yapı konusu ise ham hayalden öteye gitmeyen bir husustur. Suriye gerçekliğinde de yeri yoktur. Suriye’de federal yönetim hayalleri kurarak, bölgeyi tehdit edecek kararlar değil, bölgenin istikrarına hizmet edecek kararlar almalarını tavsiye ederim.
Bölgemizde oldubittilere müsaade etmeyecek, Suriye ve bölgenin kalıcı istikrarını tehdit edecek, tehlikeye sokacak hiçbir girişime izin vermeyeceğiz. Suriye’de Şam Yönetimi dışında bir otoritenin de, Suriye Ordusu dışında silahlı yapılanmanın da kabul edilmeyeceği, Suriyeli yetkililerce ilan edildi. Çalışmalarını da bu yönde sürdürüyorlar.
Bizim de sınır güvenliği konusunda yaklaşımımız benzer. Sınırlarımızın hemen ötesinde bir ve bütün Suriye dışında herhangi bir zorlama yapıya müsaade etmeyiz. Bütün grupların bir ve bütün Suriye için çalışması, enerjilerini de kuvvetlerini de bu amaç için seferber etmesi en akıllıca seçenektir. Suriye’de tüm grupların temsilini, diyalogunu önceliyoruz. Soğukkanlılıkla, binlerce yıllık devlet müktesebatımızla, sükunetimizi koruyarak barışa hizmet ediyoruz.
TÜRKİYE'NİN İSRAİL'E YÖNELİK KIRMIZI ÇİZGİLERİ NELER?
SORU: Suriye bağlamında Türkiye'nin İsrail'e yönelik kırmızı çizgileri neler? Suriye topraklarındaki İsrail saldırıları için Ankara'nın değerlendirilmesi neler? İki ülke güçlerinin karşı karşıya gelebilme riski ne kadar yüksek?
"Şu anda Sayın Şara ve ekibiyle gerek Dışişleri Bakanımız, gerek İstihbarat Başkanımız, gerek Savunma Bakanımız, gerekse Enerji Bakanımız irtibat halindeler ve bu temaslar sıkı bir şekilde devam ediyor. Bakanlarımız muhataplarıyla da bu gelişmeleri takip ediyorlar. Biz Suriye'nin inşa ve ihyası için birçok adım atılması gereğine inanan bir ülkeyiz. Bizim Suriye'yle 910 kilometre sınırımız var. Bunu hafife almak mümkün değil. Bundan sonraki süreçte de biz, her türlü imkanımızla Suriye'nin yanında olacağımızı hep söyledik, söylüyoruz. Oradaki bazı olumsuz gelişmeler çok daha dikkatli hareket edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Bizim yatırımcı firmalarımızın Suriye'de atacağı adımlar, Suriye'nin ayağa kalkmasına yardımcı olacaktır. İnşa ve ihya faaliyetleri kapsamında atılacak adımlar, Suriye'nin kendisine gelmesini sağlayacaktır. Bu konuda Antalya'daki Dördüncü Diplomasi Forumu’nda bunları Sayın Şara'yla da görüşme imkanımız oldu. İnşallah bu adımları atmaya devam edeceğiz. Burada da durmak yok, yola devam. İsrail, bölgemizde çatışmayı, kan ve gözyaşını yaymak için çaba sarf ediyor. Gazze başta olmak üzere Filistin kentlerinde başlayan şiddet ve saldırganlık dalgasını aşama aşama genişletiyor. Lübnan’da döktükleri kan, Lübnan halkına çektirdikleri ortada.
Şimdi ateşi Suriye’ye yaymak, orada da kan dökmek yoluna girdiler. İsrail’in Suriye topraklarına yönelik saldırıları, Suriye’deki yeni yönetim ile başlayan olumlu iklimi baltalama girişimidir. İsrail’in yaptığı provokasyondur ve bu kabul edilemez. Komşumuz Suriye’yi yeni bir istikrarsızlık bataklığına sürükleyecek her türlü girişime karşı tepkimizi çeşitli şekillerde gösteririz. Bizim derdimiz bölgemizde daha fazla çatışma değil, daha fazla barış ve huzurdur."