Tarım ÜFE'sinde sert yükseliş! Mine Ataman: ÜFE'deki artış iç pazarda gıda fiyatlarını yükseltebilir

Tarım yazarı Mine Ataman, bugün açıklanan Tarım Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) verilerini SuperHaber için değerlendirdi. Temmuz-Ağustos aylarında düşüş eğilimi gösteren endeks, Eylül ve Ekim’de yeniden yükselişe geçti. Üretici fiyat etkisinin yüksek çıkması ihracatı olumsuz etkilediğini belirten Ataman, iç pazardaki ürünlerinden fiyatının artmasını da ÜFE ile ilişkilendirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıklamasına göre, Tarım ÜFE, Ekim ayında bir önceki aya göre %4, geçen yılın aynı ayına göre ise %45,4 yükseldi.

Tarım yazarı Mine Ataman’a Tarım ÜFE'sinde sert yükseliş arkasında yalnızca kuraklık ve don gibi iklim olayları değil, aynı zamanda ekonomik belirsizlik, yüksek girdi maliyetleri ve küresel talep zayıflığı yattığını belirtti.

Ataman, özellikle sert kabuklu yemişler, kayısı ve kiraz gibi ürünlerde doğa olaylarının ağır faturası olduğunu vurguladı. Bu ürünlerdeki rekolte kaybı, ihracat baskısını artırırken un sektörü gibi alanlarda kârlılığın eridiğini belirtti.

Küresel tarafta ise Dünya Bankası’nın “zayıf talep” tespitiyle birlikte tahıl stoklarının arttığını, Çin’in ihracat kısıtlamalarını gevşettiğini ve dünya buğday-mısır arzının yükseldiğini hatırlatan Ataman, buna rağmen Türkiye’de tarımsal girdi maliyetlerinin (mazot, elektrik, gübre, yem) enflasyondan çok daha hızlı arttığını ifade etti.

TARSİM’in ödediği rekor hasar bedeli alarm veriyor

2024 yılında TARSİM tarafından sadece don ve kuraklık kaynaklı 32 milyar TL, sigortasız üreticilere ise 23 milyar TL olmak üzere toplam 55 milyar TL’lik hasar ödemesi yapıldığını belirten Mine Ataman, Geçen yıl 12 milyar TL olan TARSİM hasar ödemesi bu yıl neredeyse 3 katına çıkarak 32 milyar TL’ye ulaştığını söyledi.

Ataman, “Geçen yıl toplanan prim 20 milyar TL iken bu yıl ödenen hasar 32 milyar TL’yi buldu. Sistem sürdürülemez hale geldi” dedi.

"Tarım çatısı açık fabrika"

Ataman, tarımın doğası gereği “çatısı açık fabrika” olduğunu, normal sektörlerde 1+1=2 ederken tarımda aynı etki 5-10 katına çıkabildiğini vurguladı.

İklim değişikliği, finansmana erişim zorluğu, yüksek finansman maliyeti ve öngörülemez ticaret ortamının birleşmesiyle Türkiye’de kronik ve kalıcı bir gıda enflasyonu oluştuğunu belirtti.

Tarım çok ciddi risklerle karşı karşıya kalabilir

Türkiye’nin çok sayıda küçük ölçekli çiftçiye dayalı yapısı, girdi maliyetlerini doğru yönetemediğinde küresel tarım ticaretinden kopma riskini büyütüyor. Yüksek Tarım-ÜFE’nin hem ihracatı baltaladığını hem de iç piyasada fiyatları yukarı çektiğini söyleyen Ataman, şu uyarıda bulundu:“Bu belirsizlik hali, enflasyonist ortam ve ticarete sinen etiksizlik, Türk tarımını dünyadan koparıyor. Kronik bir yara, kronik bir hastalık haline geliyor. En kötüsü, çiftçinin ve tüketicinin panik enflasyonu yaşaması… Çözülmezse uzun vadede Türk tarımı çok ciddi risklerle karşı karşıya kalacak.”

Ataman, %30’lar civarında seyreden genel enflasyona rağmen Tarım-ÜFE’nin çok daha yüksek çıkmasının, iklim değişikliğinin ve ekonomik dengesizliğin tarıma çarpan etkisiyle yansıdığını sözlerine ekledi.

Sonraki Haber