Tarihe geçen Stephen Hawking röportajı

Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking'in ölüm haberini okuyunca daldım arşive...

Bu kadar önemli bir bilim insanının hayatında atladığım, unuttuğum, yeniden hatırlamak istediğim detaylar olabilirdi çünkü...

Gerçekten de satır aralarına gizlenmiş ne çok ayrıntı varmış...

Takdir edersiniz ki bir sürü röportajı var efsane bilim insanının... Ama içlerinde bana göre en önemlisi başarılı bir Türk gazeteci ve yakın dostum Ayşegül Ekinci'ye verdiği röportaj... Zaten bu da dünya medyasında yer alan son söyleşisi dahinin...

Ve belki de tarihe geçen bir iş... Çünkü Hawking'in ağzından ilk kez bu konuşmada dökülmüş şu sözler:

"Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu, bilim kurallarını koyan (onları da yaratan) bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez…"

Su gibi akıp giden bu söyleşiyi yapabilmek için Ayşegül Ekinci, Hawking ile altı ay boyunca yazışmış. Profesörün evinde gerçekleştirilen röportaj ise tam tamına 3 gün sürmüş.

Sağlığı iyi olmadığı için doktorlar kesinlikle röportaj vermesini istememiş ama oğlu, Ayşegül'ün arkadaşı Tim çok ısrar edince ortaya bu muazzam gazetecilik işi çıkmış işte...

Hawking yolculuğum sürerken bazılarınız bu tarihe geçen başarılı gazeteci şimdi nerede, ne yapıyor diye merak edebilir...

Efendim Ayşegül Ekinci, Hürriyet'in insan öğüten yetenek düşmanı çarkları arasında yok edildi... Ama Kanal D Haber'e özel işler göndermeye devam ediyor.

Buyurun o söyleşiden çarpıcı satır başları...

* HAWKİNG: 60'LI YILLARDA İSTANBUL'A GELMİŞTİM...

- Profesör Hawking, Türkiye’ye hiç geldiniz mi? Türkiye’nin sizde bıraktığı imaj nasıl?

20’li yaşların başında hastalığa yakalanmadan, otostopla Türkiye'ye geldim, oradan da İran’a geçtim. Türkiye’de, İstanbul ile Erzurum’a gittim ve çok etkilendim.

- Peki İran'da ne kadar kaldınız?

İran’a gittiğim sırada, yanlış hatırlamıyorsam 1962 yılıydı, büyük bir deprem oldu. Neredeyse ölüyordum!

- Profesör Hawking, son yazdığınız Büyük Tasarım kitabında evren ve çoklu evren hakkında pek çok şeyin sırrını açıklıyorsunuz. Yaşadığımız bu fiziksel dünyada insan beyninin somut cevaplar bulamayacağı bir şey var mı? Varsa nedir?

Evreni yöneten kanunları bizler keşfedip anlayabiliriz. Bu yüzden de yaşamak haricinde insan beyninin anlayamayacağı hiçbir şey olmadığının kanaatindeyim. Bununla beraber, benim anlayamadığım tek şey kadınlar. Kadınlar, hala bana anlaşılamaz geliyor!

- Profesör Hawking, siz milyonlarca insanın idolüsünüz. İnsanın, bir şey yapmaya karar verdiğinde iradesi sayesinde engel tanımadan yapabileceğini kanıtladınız. Sembol oldunuz. Kendinize has bir ününüz var. Bilim dünyasında sizin gibi biri görülmedi. Peki, siz nelerden ilham alırsınız?

Evreni ve içindeki her şeyi anlatan eksiksiz ve tam bir teori arayışı bana ilham veren şey oldu. Buna dair bazı şeyleri bulduğumu geçmişte iddia etmiş olsam da, hala açıklayamadığımız çok olay var.

- Bilimin açıklayamadığı bunca görünen boşluk varken, hala ‘Tanrı yok' ya da ‘Evrenin yaratılışında Tanrı gereksizdir mi?‘ diyorsunuz? Umarım sorum sizce nettir ve sizi kızdırmamıştır.

Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu, bilim kurallarını koyan (onları da yaratan) bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez…

(Burada uzun bir sessizlik oluyor, Profesör Hawking’in kızdığını düşünüyorum. Ama o da ne, uzun sessizlikten sonra hem ben hem de Cambridge Üniversitesi’ndeki Uzay ve Evren Bilimi Kürsüsü’ndeki çalışma ekibi, yardımcıları odada şaşkınlıkla birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Uzun yıllardır bütün akademik çalışmalarını organize eden emektar yardımcısı ise inanılmaz bir ifadeyle bana bakıyor. Ağzından şu cümle çıkıyor: ‘Profesör Hawking ilk defa böyle bir açıklama yapıyor. İnanılır gibi değil, bunu tüm dünya sizden duyacak’.

(Şaşkınlık ve mutluluk içindeyim. Bir gazeteci olarak, yaşayan en büyük bilim insanından bunu duyabilmek, tarihi bir an. O an eminim ki, bu sözler ve röportaj da çok tartışılacak!)

* YARDIMCILARININ GÖZÜNDEN PROFESÖR STEPHEN HAWKİNG NASIL BİRİ?

Profesör Stephen Hawking, 10 kişilik bir ekiple birlikte. Bu ekip onun evinde yatılı kalan ekibi. Bir de Cambridge Üniversitesi’nde, kendisini hiç yalnız bırakmayan kemikleşmiş yardımcıları var. İşte bir de onların dilinden dinleyelim ünlü bilim adamını:

"Profesör Hawking çok ilginç biridir. Tekerlekli sandalyede yaşamasına, hastalığına rağmen hiçbir şeyi yokmuş gibi hayata bağlıdır. Biz onu engelli olarak görmüyoruz. Çünkü o bunu hiç hissettirmez. Hayat dolu biridir. Enerjisi çok yüksektir. Genelde güler yüzlüdür ama nadiren kızdığı da olur. Onun yanında olmak bile bizim için onur. Ondan her gün çok şey öğreniriz. Bazen, onunla ilgili basında çıkan haberlere çok şaşırıyoruz. Profesör Hawking’i tanımak bile ayrıcalıktır."

----

Meraklısı Ayşegül Ekinci'nin kendi adını taşıyan internet sitesinden röportajın detaylı halini bulup okuyabilirler...

Tüm yazılarını göster