Su altında nefes

Yüce Allah dinini göklerde ve yerde olanların teslim olduğu sistem olarak tanımlamıştır:

Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde kim varsa, isteyerek veya istemeyerek ona teslim olmuştur. Hepsi hayata döndürülüp O’nun huzuruna çıkarılacaktır. ( Al-i İmrân 3/83)

Ayette istesek de istemesek de Allah’ın dinine teslim olduğumuz belirtildiğine göre Allah’ın dini tamlaması ile kast edilenin kainattaki ve kendimizdeki temel kanunlar olduğu anlaşılmaktadır. Yani istesek de belli şartların dışında yaşayamayız. Örneğin su altında nefes alamaz, 70 derece sıcaklıkta yaşayamayız. Çünkü Allah’ın bu konuda koyduğu kurallara istemesek de teslim olmuş durumdayız.

Ancak yine bu ayete göre, isteyerek teslim olmamız gereken, diğer bir ifade ile istemezsek teslim olmamayı seçebileceğimiz bir şey daha olmalıdır. Üstelik Allah bu teslim olmayı tercih etmeyebileceğimiz şeye de Allah’ın dini adını vermektedir. İşte tüm kainatın teslim olduğu sistem ile aynı adı yani “Allah’ın dini” adını alan bu din bir sonraki ayette ortaya konmuştur:

De ki "Biz Allah'a inandık ve güvendik. Bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup’a ve torunlarına indirilene, Musa'ya ve İsa'ya verilene; Nebilere Rableri tarafından ne verilmişse hepsine inandık. Hiçbirini diğerinden ayırmayız. Biz ona (Allah’ın indirdiğine/dinine) teslim olmuş kimseleriz." ( Al-i İmrân 3/84)

O halde Kur’an’da Allah’ın, tüm kainata koyduğu, istemesek de zaten teslim olduğumuz kuralları ile nebilerine indirdiği din aynı sistemin parçalarıdır. Rabbimizin “Allah’ın dini” dediği din, bizim için soluduğumuz hava, yaşadığımız ve teslim olmak zorunda olduğumuz iklim ve doğa şartları olduğu gibi aynı zamanda kitaplarında bildirdiği kurallar bütünüdür. Nasıl ki Allah’ın belirlediği doğal koşullara teslim olmadan yaşamamız bizim için söz konusu değilse, Allah’ın indirdiği dine teslim olmadan yaşadığımız şeyin de hayat olarak adandırılması mümkün değildir. Ona olsa olsa canlılık denebilir.

Ayetin sonunda meale “teslim olmuş kimseler” şeklinde yansıyan ifadenin orijinali “müslimûn” kelimesidir. Yani “müslim” (Farsçası müslüman), Allah’ın tüm nebilerine indirdiği tek dine isteyerek teslim olan kişinin adıdır. Dolayısıyla müslim olabilmek için Allah’ın indirdiğine teslim olmak gerekir; birilerinin Allah’ın dini sayarak söyledikleri ve yaptıklarına değil.

Allah’ın indirdiği bu tek dinin adının İslam olması da göklerde ve yerde olanların istemese de teslim olduğu doğru bir hayat yaşamak istiyorsa isteyerek de teslim olmak zorunda olduğu sistem olmasındandır. Bir sonraki ayet Allah’ın bu tek dininin adını bildirmektedir:

Kim İslam’dan başka bir din arayışına girerse asla kabul edilmez. O, ahirette kaybedenlere karışır. ( Al-i İmrân 3/85)

İslam teslim olunması gereken Allah’ın tek dininin adıdır. Bedenimizin bu dine yani sisteme teslim olmaması mümkün değildir. Ancak yaşantımızı Allah’ın dinine göre sürdürüp sürdürmemek bizim kendi tercihimize bırakılmıştır. Bu tercihi Allah’ın dini yani İslam olarak belirlemediğimizde suyun altında nefes almakla aynı şeyi yapmış olacağız. Hayatımız o son nefes kadar kısa, acı verici, akılsızca ve anlamsız olacaktır.

Tüm yazılarını göster