Peki ya Tufan Türenç’e ayıp olmuyor mu?

Başlığı böyle attım; attım ki vahim bir vefasızlık hatasından daha geri dönsün Hürriyet’çiler.

Malum biz böyle yazınca geliyor akılları başlarına.

Ancak biz yazınca veda etmeyi akıl ediyorlar elli yıllık meslektaşlarına...

Nasıl bir insandır hiç tanımam ama Tufan Türenç de bir vedayı hak etmiyor muydu?

Nerden baksan onun da otuz yılı var Hürriyet yazı işleri katında... E peki az mı emeği var Tufan Türenç’in de o kuruma...

Ama bari bu defa doğru dürüst veda edin Tufan Abi’nize.

Vuslat Hanım, Medyatava’ya yapılmış uyduruk bir açıklamayla geçiştirmeyin meseleyi...

İşin o kısmını aslına bakarsanız zaten hiç anlamadım!

Koskoca Hürriyet’in patroniçesi, elinde gazeteler var, hürriyet.com.tr var...

Neden gider de Fikret Ercan’a veda mektubunu Medyatava’da yayınlar?

Hiç olmazsa bir 15 dakika Hürriyet’in internet sitesine de koysaydınız bari...

Yoksa elli yıllık çalışanınıza Hürriyet’in mecralarını layık görmediniz mi?

O aklıevveller de Vuslat Hanım’ın yazısına utanmadan bir de ‘özel haber’ mahreci koymuşlar.

Yahu siz zaten Vuslat Hanım’ın maaşlı adamı değil misiniz?

Patronun sekreteriyle gönderdiği açıklamayı alıp sitenize koymanın nesi, neresi özel haber?

Haberciliği bu kadar hafifletmek, alanda - gerçek haber peşinde koşturan meslektaşlarınıza ayıp değil mi!

Gelelim Cengiz Kardeşime... Bugün koskoca Hürriyet’te sadece o Fikret Abi’sinin arkasından bir şeyler yazmış.

Fakat bizim pasif agresif yine rahat duramamış, aradan bana da laf çakmış.

Hadsize haddini bildirmek, kırk yetime kaftan giydirmekten evladır demiş eskiler...

Bildirelim o halde...

Yazısında “Bakmayın siz bir kaç densizin suyu bulandırmaya çalışmasına” buyurmuş Kelebek’in paşası...

Kim bu suyu bulandıranlar, niye bulandırmışlar yine tek satır yok...

E be birader sen medyada, bulanık suda balık avlama işlerinin şampiyonu değil misin?

Aylar önce sana bilgisiyle, belgesiyle, yeri, zamanı, açık adresiyle 13 tane hanut sorusu sordum!

"Adamsan, 'temiz gazeteciyim' iddiasındaysan şunlara çık bir cevap ver" dedim. Tık yok...

Şimdi tutup suyu bulandırmaktan bahsediyorsun...

Sen herkesi kör, alemi sersem mi zannediyorsun!

Velhasıl şu Hürriyetçiler yakamdan düşsünler, bana akılları sıra laf geçirmekten vazgeçsinler de çıksınlar hayatımdan ve kadrajımdan diyorum ama rahat durmuyorlar.

Üstelik bunu da en sinsisinden, en sakilinden üstü kapalı laf cambazlığıyla yapmaya kalkıyorlar ama nafile...

Siz önce bir bulandırdığınız suların, hanutla kazandığınız paraların, patronlarınızın arkasından çevirdiğiniz dolapların hesabını verin!

Sonra millete ayar vermeye niyetlenin!

Ayarı kaçık, fıtratı kayık, şirazesi oynak, karakteri kaypak magazinci (!)

Sen, sana sorduğum o sorulara cevap verene kadar, etik adına, ahlak, erdem, dürüstlük adına ettiğin bütün laflar sadece birer palavradan ibaret kalır.

Durup durup masa altından bana tekme atmaya kalkma, senin sözlerine bu saatten sonra kargalar bile güler, ancak saz arkadaşların Selim ve Ömer inanır. Hadi başka kapıya...

(Fotoğraf bizim Memed Güler'in arşivinden. Nereden baksan çeyrek asır önce çekilmiş karede Memo'nun rahmetli babası Kemal Güler, Hürriyet'in efsane genel müdürü rahmetli Tuncer Bicioğlu ve bir vedayı çok gördüğünüz yılların emektarı Tufan Türenç var)

Tüm yazılarını göster