Nobel kardeşliği... Orhan Pamuk'tan Bahçeli açıklaması
Öcalan'ın PKK'ya yaptığı 'silahları bırakın' çağrısının ardından Orhan Pamuk ne diyeceği merak ediliyordu.
Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü almadan önce Ermeni meselesi üzerine yaptığı açıklamalarla dünyada manşet olmuş, Türkiye’deki Kürt sorunu hakkında ise sayısız kez kalem oynatmıştı. Hükümeti eleştiren, tabulara dokunan cesur çıkışlarıyla tanınan bu yazar, 27 Şubat 2025’te Abdullah Öcalan’ın “silah bırakma ve PKK’nın feshi” çağrısının okunmasına karşı neden suskun kaldı? Bahçeli için bile “Nobel’e aday olmalı” sesleri yükselirken, Pamuk’un bu tarihi dönemeçte sesini çıkarmaması, hayal kırıklığı ve şüphe uyandırıyor. İşte bu sessizliğin düşündürdükleri...
Pamuk’un Geçmişi: Cesaret mi, Oportunizm mi?
Orhan Pamuk, 2005’te İsviçre’de bir gazeteye “Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü” dediğinde, uluslararası arenada alkışlanırken Türkiye’de dava yağmuruna tutulmuştu. O dönem “Beyaz Kale”den “Kar”a eserlerinde Kürt meselesini işleyen, hükümet politikalarına sert eleştiriler yönelten Pamuk, Nobel’i 2006’da kazandığında bu çıkışlarının meyvesini topladı. Yüzlerce kez Kürt sorunu üzerine “adalet” ve “barış” çağrısı yaptı, “Türkiye’nin bu yarayı kapatması gerek” dedi. Ancak Öcalan’ın mektubuyla tarih yazılırken, 'cesur' kalem neden köşesine çekildi? Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” vizyonu Nobel’e aday gösterilirken, Pamuk’un suskunluğu “Nobel’li bir korkaklık mı?” sorusunu akıllara getiriyor.
Öcalan’ın Çağrısı ve Pamuk’un Kaçışı
27 Şubat’ta İstanbul’da okunan Öcalan mektubu, “PKK kendini feshetsin, silahlar sussun” diyerek 40 yıllık bir yaraya merhem olmayı hedefledi. Pamuk, yıllarca bu meselenin edebi ve siyasi sesi olmuşken, neden şimdi tek kelime etmedi? Hükümeti eleştirirken mangalda kül bırakmayan yazar, bu kez neden “barış” kelimesini ağzına alamadı? Eleştirmenler, Pamuk’un sessizliğini ikiyüzlülüğe bağlıyor: Nobel öncesi Batı’ya şirin görünmek için attığı adımların, iş Türkiye’nin kendi barışına gelince durması, onun samimiyetini sorgulatıyor. Bahçeli’nin cesur çıkışı övülürken, Pamuk’un suskunluğu “konfor alanından çıkamama” olarak yorumlanıyor.
Aydın Sorumluluğu Nerede?
Orhan Pamuk’un eserlerinde... “Kırmızı Saçlı Kadın”da vicdan, “Masumiyet Müzesi”nde geçmişle yüzleşme, "Kara Kitap"ta siyasi cinayetler vardı. Ama şimdi, Türkiye’nin en kritik anlarından birinde, kendi prensiplerine ihanet ediyor gibi görünüyor. Öcalan’ın çağrısı, yıllardır yazdığı sorunların çözümüne bir adımken, Pamuk’un tepkisizliği yalnızca hayal kırıklığı değil, aynı zamanda bir utanç kaynağı. Hükümeti eleştirirken sesi gür çıkan yazar, barış umudu doğduğunda neden sustu? Bahçeli için “Nobel’e aday” denirken, Pamuk’un bu sessizliği, onun edebi mirasına gölge düşürüyor mu? Soru açık: Orhan Pamuk, barışın eşiğinde neden bir seyirci olmayı seçti?