Sevgili okurlar, hafızalarımızda donup kalmış, trajik bir fotoğraf var: Bolu'daki o meşum otel yangını. Alevler yükseliyor, duman her yanı sarmış. Hayat kurtarabilecek bir yangın söndürme tüpü orada, yerde hemen yanında duruyor. Ama insanlar ne yapıyor? Kimse o tüpü alıp alevlere yönelmiyor; panik içinde, bilinçsizce, o tüpün etrafında sağa sola koşturuyorlar.
İşte bu kare, tek başına, bizim afet farkındalığı ve beceri eğitimindeki durumumuzu özetleyen acı bir manifestodur.
Bu sahne bir kaza değil, sistematik bir hastalığın sonucudur. Hastalığımızın adı mı? Türkiye’nin “Mış Gibi” hastalığı.
Plan Enflasyonu: Raftaki Klasörler Kurtarmaz
Daha dün Kocaeli Dilovası'ndaki parfüm deposunda 6 işçimizi kaybettik. Yangın çıkışlarının tıkalı olduğu, kötü çalışma koşullarının CİMER'e dahi şikayet edildiği konuşuluyor. Daha önce Bolu'da, "ayrıcalıklı misafirler" uğruna ihmal edilen önlemler yüzünden 78 canı yitirdiğimiz faciayı ne çabuk unuttuk? Sprinkler sistemleri çalışmadı, kaçış yolları kapatıldı...
Türkiye'de bir iş yeri açmaya kalkın, hemen bir "plan enflasyonu" içinde boğulursunuz. Mevzuat size 5 ila 7 arası ayrı ayrı plan yapmayı zorunlu kılar: Acil Durum Planı, Risk Değerlendirme Raporu, Yangın Önleme Planı, İş Sürekliliği Planı, Sivil Savunma Planı, ...
Bu listeye bakınca sanırsınız ki, Türkiye'deki her işletme afetlere karşı bir kale gibi korunuyor.
Peki, gerçek bu mu?
Gerçek şu ki: Bu planların çoğu, bir denetimden geçmek, bir "teftiş fırçasından" kurtulmak için hazırlanır. Kalın klasörlere konur, imzalanır ve rafa kaldırılır. O planların içinde ne yazdığını, o planlarda adı "yangınla mücadele ekibi" olarak geçen personelin dahi haberi yoktur.
- Biz "plan yapmış" oluruz, ama "hazırlanmış" olmayız.
- Biz "eğitim vermiş" görünürüz, ama "beceri kazandırmamış" oluruz.
- Biz "yangın tüpünü koymuş" oluruz, ama "onu kullanmayı öğretmemiş" oluruz.
İşte “mış gibi” yapmak tam olarak budur. Raftaki klasör, denetimden geçer not almak için oradadır; çalışan sistemi kurtarmak için değil. Bolu'da o tüpün etrafında koşan insanlar, bu "kağıt üzerinde uyum" (paper compliance) kültürümüzün kurbanlarıdır.
Çözüm: BİR Entegre Plan ve Habersiz Tatbikatlar
Çözüm daha fazla plan yapmak, plan enflasyonunu körüklemek değildir. Çözüm, **"BİR PLAN YAP"**maktır. Tüm riskleri (deprem, yangın, sel) tek bir çatı altında toplayan, entegre, yaşayan ve uygulanabilir bir sistem kurmaktır. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nun "Sanayi ve İşyerleri İçin Afet ve Acil Durum Planlama Rehberi" gibi kaynaklar bize yol gösteriyor: Bırakın 7 ayrı planı, her şeyi tek bir bütünleşik plana dökün! Kitabı bedavaya webden bulup indirin….
Acil Çağrı: "Mış Gibi" Yapmayı Bırakın!
Buradan AFAD'a, Çalışma Bakanlığı'na, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na ve tüm ilgili kurumlara sesleniyorum:
- Plan Enflasyonunu Durdurun: İşletmelerden 7 ayrı plan değil, yaşayan BİR bütünleşik plan isteyin.
- Denetim Zihniyetini Değiştirin: Raftaki klasöre bakıp "tamam" demeyin. Habersiz tatbikatlar yapın. Bir tesise girin ve bir çalışana sorun: "Yangın çıkarsa ne yaparsın? Bu tüp nasıl kullanılır?" Cevap veremeyen, eğitimsiz işletmeye ceza kesin!
- Eğitimi Refleks Haline Getirin: Temel yangın eğitimini (PASS yöntemi: Pimi çek, ateşe yönelt, sık, süpür) imza sirküsü olmaktan çıkarıp, yılda en az iki kez, zorunlu ve pratik hale getirin.
İşverenlere Çağrı: Canınızdan Değerli Bir Şey Yok
O planları denetçiler için değil, kendi canınız, kendi malınız, çalışanlarınızın hayatı için yapın. Yılda en az iki kez, o alarmları çalıştırın, o tesisi tahliye edin. Bırakın, o gün 1-2 saat üretim aksasın. Unutmayın, Dilovası'ndaki gibi alev alan bir tesiste üretim zaten durur; hem de sonsuza kadar.
Bolu'daki o otel odalarında can veren çocukların, Dilovası'nda ihmal kurbanı olan işçilerin vebalini daha fazla taşıyamayız.
Artık yangın söndürme tüpünün etrafında çaresizce koşuşmayı bırakıp, o tüpü nasıl kullanacağımızı öğrenme vaktidir. Bir sonraki yangını, bir sonraki depremi beklemeden, "mış gibi" yapmayı bırakıp gerçekten hazırlanma vaktidir.
Sizce bu "Mış Gibi" hastalığından kurtulmak için en acil atılması gereken adım ne olmalıdır?