Kaş meselesi memleket meselesi

Madem yerel seçimleri geride bıraktık, tüm yerel ve genel seçimlerden daha kritik seçimlerimizi masaya yatıralım.

Doğru oturalım, doğru konuşalım.

Baştan söyleyeyim, dünyanın en lüzumsuz işidir moda polisliği.

Vahşi kapitalizmin en masum kulu bile yoldan çıkarıp, tüketim maymununa çevirdiği, etek boyundan saçının biçimine tüm görüntüsünü dayattığı dünyada bir uşaklıktan başka da bir şey değildir moda polisliği.

Fakat şu kaş biçimleriyle ilgili birinin artık bir şeyler söylemesi gerekiyor.

Tamam, sizin kılınız, tüyünüz; sizin kararınız ama biri bana kadınlarda salgın gibi yayılan Uzay Yolu’nun Mr. Spock kaşının gerekçesini anlatabilir mi?

Kaş nerede? Kafatasında göz oyuğunun tepesinde. Göz oyuğuna uyum sağlarken doğal bir kavis oluşuyor. Bir hilali aldıran kaşın, neden ama neden şakaklardan uzay boşluğuna uzayan diyagonal kalın çizgilere dönüştüğünü biri anlatabilir mi?

Diğer bir korkunç kaş biçimi de yine kavisi yok edilmiş, iki düz kalın çizgi… Bu düz kaşların bir kısmı kısacık. Daha çok pala bıyıkları andırıyorlar. Pala kaş! Cadılar Bayramı partisinde şakacıktan, insanları korkutmak için yapılıp gözün üzerinde unutulmuş iki kalın çizgi gibi…
Nasıl bir zamanların aşırı inceltilmiş kaşları şimdi gözümüze bir tuhaf görünüyorsa, bu Mr Spock kaşları, düz kalın kaşlar ve düz, kalın, yarım pala kaşlar için duyacağınız büyük pişmanlıklar belki yarın belki yarından da yakın.

Üstelik bu ‘uzaylı’ kaş biçimini elde edebilmek için lazer ile kıllardan kurtulup, kalıcı makyaj yaptırıyorlar ki bu sonsuza kadar Uzay Yolu, sonsuza kadar pala kaş demek!

Allah’ım sen bizi koru!

Erkeklerin yüzlerinde de Uzay Yolu izleri ve hatta pala kaşlar görünce artık bu memleket meselesi haline gelen kaşlara birDurdemek istedim. Maksadım moda polisliği değil- Affola!

Hastalarına hep makul dokunuşlar öneren estetik Doktor Seran Göçer, kendinden çok farklı görünme isteğinin sağlıklı bir değişim olmadığını söylüyor.

Güzellik uzmanı, estetisyen Nermin Negiz ise kalıcı makyaj konusunda İstanbul’da bir otorite. Arayıp,Sen de bu suça ortak oluyor musun? Bu ne korkunç bir görüntü” dedim.

Nermin Negiz de Mr. Spock ve pala kaşlara mesafeli yaklaşanlardan, hatta bazı kadınları vazgeçirmeye bile çalışıyor.

Negiz, “Bu kaşları yarı kalıcı makyaj veya dövme ile yapıyorlar. Maksimum 1.5 yıl kalan yarı kalıcı makyaj daha sağlıklı çünkü hata olsa, yanlış seçim yapılsa düzeltilebilir. Dövme ise kalıcı. Önemli olan yüz tipine uygun biçim ve oranlar diyor.

Evet, şimdi trend bu diyagonal, düz ve pala kaşlar ama ya sonra?

Gelecek nesillere bu utancı taşımayın; kaşınızı kaş gibi bırakın. Gözünüzü ve hatta kaşınızı seveyim.

Biz edebiyatında kaş güzelliğinihilalolarak nesillerden nesillere aktarmış bir toplumuz, bu ihaneti yapamayız.

Hadi, en azından kaşlarda normalleşmeye!

AYAK BİLEĞİ ATKISINDAN SEN SUÇLUSUN

Madem dünyanın en lüzumsuz işi moda polisliğine bir kere bulaştım. İçimde kalmasın, söyleyeyim:

Beyler, o dar ve kısa paça pantolonların içinde –nasıl daha nazik söylenir bilmiyorum- berbat görünüyorsunuz. Hele de bacak boyunuz kısa ise algıda bacaklarınızı daha da kısaltıyorsunuz.

Bu yaz birkaç düğünde damat beyleri bu korkunç smokinlerin içinde gördüm. En mutlu gününüzde kendinizi böylesine çirkinleştirmeyin, beyler, lütfen!

Kepazelik bir değil ki! Geçen kış o dar, kısa paça pantolonlarda üşüyen ayak bileklerinizi sarmanız için ortaya çıkan korkunç ayak bileği atkılarına ne demeli? Bu görsel kıyamet kimin suçu?

Onları görünce insan “Allah’ım bu kıyamet ne zaman kopacak? Neden bu kadar gecikti” derken buluyor kendini.

VÜCUDUM ŞEKİL, ÖNÜMDEN ÇEKİL

İnsan bir konuda geri olunca muhakkak kendini başka bir konuda ilerletip, o açığı kapar. Örneğin ben, araba kullanamadığım için, yardımcı pilotlukta kendimi çok geliştirdim. Taze kahve filtreleyecek kadar iddialıyım, neden? Çünkü gaz hangi pedal, fren hangisi bilmiyorum. Hiç olmazsa yanımda fındık, fıstık taşıyayım…

Erkeklerin hangi eksiği kapatmak için kaslarını artırdığını bilmiyorum. Etraf, Temel Reis’in bir kavanoz ıspanak konservesi yedikten sonra şişen kollarına sahip adamlarla dolu.

Protein tozlarıyla şişmiş kollar… Genişlemiş omuzlar…

Açılmış, neredeyse kanat başı verecek kürekler…

Bugün şeytanlık yapmayı göze aldığım için size de bir çift lafım var:

Dikkat edin de çıktığınız yolda eninize doğru genişlerken, boyunuzu geçmeyin. En-boy oranına dikkat!

Spor salonunda kaslanan erkeklerin büyük kısmı bel altıyla pek ilgilenmiyor. Yani varsa yoksu omuz, kol, göğüs, karın kasları… İhmal edilmiş bacaklarla, iki kürdana takılmış Karper peynire benziyorsunuz.

SAÇ, SAKAL BU NE HÂL?

Açtım ağzımı, yumdum gözümü! Yok yok, gözüm açıkken gördüklerimi anlatıyorum.

Beyler tıraş olun. Gerçekten. Geçenlerde bir araştırma sonuçları köpeklerin, sakallı erkeklerden daha hijyenik olduğunu ortaya koydu.

Hijyenden ziyade, yüzünüzün üçte ikisini kıl kaplayınca, üzerine güneş gözlüğü takınca, sırtınıza siyah bir mont geçirince birinizi diğerinden ayırt edebilene aşk olsun! Şehre inmiş 300 Spartalı gibisiniz.

Hele o ağzınıza giren bıyıklar çay-sigara-kahve üçlüsüyle sararmışsa…

Hele sürekli eliniz sakalınızdaysa…

Hele hipster sakalı IŞİD militanının sakalına karışmışsa, şu bahar günlerinde taze bir başlangıç yapın ve tıraş olun arkadaşlar.

Tüm yazılarını göster