İsrail’in istihbarat ağına karşı dijital bağımsızlık adımımız: Next Social!
T3 Vakfı, Teknofest gençleriyle “Teknofest Sosyal” (Next Social - Sosyal) ismiyle Twitter benzeri bir sosyal mecra kurdu. Selçuk Bayraktar’ın faal olarak kullandığı bu mecra Türkiye’nin milli güvenliği açısından da büyük önem taşıyor.
Sosyal mecraların Gazze Savaşı’nda takındıkları tavır, İsrail’in bu yapıları bir istihbarat elemanı gibi kullanması Next Sosyal’i basit bir sosyal medya platformundan çok daha önemli ve anlamlı bir hale getiriyor.
Ya 15 Temmuz’da sosyal medya olmasaydı?
Hafızamızı tazeleyelim.
15 Temmuz gecesine bir bakalım. Televizyonların darbe girişimini anlamaya çalıştığı koşullarda sosyal medya öne çıktı. Birçok kanal nasıl bir tavır alacağı konusunda karar alamayınca mesele TV kanalları üzerinden halka yeteri kadar iletilemedi.
Saatler 23:00’ı gösterdiğinde Twitter ve Facebook’a engelleme kararı geldi. Bu karar 23:30’da hükümetin müdahalesiyle kaldırılabildi.
Ana akım gazetecilere TSK’dan bir mail atılarak “Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığına dair haberler asılsızdır, görevinin başındadır.” ifadeleri kullanılınca ana akım medya darbe girişimini görmeyi yine geciktirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbeye dair halkı meydanlara davet ettiği ilk konuşması birçok TV kanalı tarafından yayınlanmadı veya öne çıkmadı.
Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan ancak bir sosyal medya aracı olan Facetime üzerinden halka ulaşabildi ve darbe teşebbüsüne karşı direnişe davet etti. Ülkemizin Cumhurbaşkanı bir sonraki güçlü açıklamasını yine bir sosyal medya aracı olan Periscobe üzerinden yaparak halkı direnişe davet edecekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı sonrası birkaç saat içinde Twitter’dan 18 milyon 666 bin tweet atılarak halk adeta sosyal medyadan örgütlenerek direnişe katıldı.
Daha acı bir tablo da şuydu ki sonraları analizi yapılan bu tweetlerin %35’i Darbe ile ilgili bilgi aktarmak, %15’i Darbeye direniş çağrıları, %11’i Demokrasi vurgusunu, %5’i dua ve din içerikli temenniler iken bu tweetlerin %34’ü ya darbeyi desteklemek amacıyla ya da daha o gece bunun bir tiyatro olduğunu vurgulamak için paylaşılmıştı.
İçerikler ve atılan tweetler vicdan muhasebesi ve meselesi olsa da o gece Türkiye sosyal medyanın gücünü çok net görmüştü. Bu platformlar kabul edilmelidir ki demokrasimizin en önemli itici güçlerinden birisidir.
Sosyal medya ve Siyonizm mobbingi
Türk halkı sosyal medya kurumlarının gerçek sahipleri ile ancak Gazze direnişinden sonra tanışacaktı. Bazı sosyal medya platformları savaşın ilk gününden itibaren amasız bir şekilde Siyonizm’in taraftarlığını gerçekleştirdi.
Elon Musk’ın sahibi olduğu Twitter ise savaşın başında tarafsız bir tutum izleyeceğini ilan etti. Kanın sadece daha fazla kana neden olacağını savunan Musk, daha da ileriye giderek (!) Gazzeliler’in de yaşam hakkı olduğunu ifade etti.
Sonra ne mi oldu?
Beyaz Saray, Tesla marka araca devlet yatırımlarını sorgulamaya başladı. Elon’ın sahibi olduğu şirketlere borsa manipülasyonu başladı ve nihayet öldürücü vuruşu bir başka dijital platform olan Netflix üzerinden yaptılar. “Leave the World Behind” isimli bir film 22 Kasım 2023’te yayınladı. Normal şartlar altında filmin çekimi çok önceden yapılmış olmasına rağmen bir sahne Elon Musk’a alenen operasyon yapılmak üzere tekrar kurgulandı.
Leave the World Behind filminin en can alıcı sahnesinde Tesla araçlar insan kontrolünden çıkarak dünyanın sonu temasına uygun ve çarpıcı hale getirildi. Bu sayede bu araçlara olan güven ortadan kaldırılıyor ve Tesla’nın hisseleri film yayınlandıktan hemen birkaç gün sonra adeta çakılıyordu.
Bu film yayınlandıktan sadece 5 gün sonra Elon Musk soluğu İsrail’de alacaktı. Netanyahu ile bölgeyi gezmiş ve boş bir beşik etrafında dünyaya fotoğraflar servis edilmişti. Sonrasında diğer mecralar kadar olmasa da Gazze destekçisi hesaplara büyük bir operasyon oldu. Bu hesapların görüntülenme oranları bir daha asla eski seviyesine çıkamayacak şekilde düşürülmüş, hatta bilhassa Gazze desteği ile öne çıkan Türk kullanıcılarının ana sayfalarında @Israel, @Shemanews, @İdfonline, @Jewishwarrior13 gibi İsrail istihbaratının hesaplarının paylaşımları özellikle öne çıkartılacaktı.
İsrail’in saha elamanı gibi davranan ‘sosyal medyacılar’
Facebook ve Instagram’ın tavrı ise daha sert oldu. Hamas liderlerinden Haniye ve Yahya Sinvar şehadetin sonra fotoğraf paylaşıp baş sağlığı dileyen kullanıcıların paylaşımları silindi ve hesap hareketleri kısıtlandı. Dönemin İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un paylaşımı da silinince BTK Instagram’a engel kararı getirdi.
Instagram, bu karardan kısmen dönmüş olsa da hükümet halkın daha fazla mağdur olmaması adına engellemeyi kaldırmıştı; çünkü bilhassa küçük işletmelerin çoğu META üzerinden reklam vererek ticaretlerini döndürüyordu ve bu durumun ülke ekonomisine ciddi zararları söz konusuydu.
Belki de bu handikap Next Sosyal’in önemini daha da artırıyor; çünkü sosyal mecralar ticari hayatta kurdukları tekel ve hegemonyaya özellikle güvenerek Türkiye’nin Milli Güvenliğine aykırı pervasız adımlar atabilmekteler.
Ayrıca Youtube, Facebook, Instagram ve Google mecralarının İsrail Ordusuna desteği de biliniyor. Twitter’ın bu konuda destek verip vermediği resmi kanallarca teyit edilmese de bahsi geçen platformlar Gazze Soykırımında aktif rol aldıkları BM Raportörlerince çeşitli çalışmalarda ortaya koyulmuştur.
Next Sosyal başarılı olur mu?
Selçuk Bayraktar, henüz 45 yaşında bu ülke evlatlarının yapamaz dediği birçok projeyi ve hayali gerçekleştirdi. Ülkenin savunma sanayisinde nerede bir yangın varsa elinde su ile koşup söndürmeye çalışıyor. “Next Sosyal” projesi bu ülkenin gençlerinin elinden çıkan ve umut vadeden bir çalışma.
Yukarıda zikrettiğimiz platformların çoğu evlerin bodrum katında ya da garajlarda kendi emeği ile çalışan gençlerin elinden çıkıp dünyaya yayılmışken Türk gençlerinin emeğinin küçümsenmesi hiç tesadüfi ve iyi niyetli değil.
Sosyal medya, şu anda ahlaki normları bile hiçe sayan yapay zekaların güdümünde her türlü alışkanlığımızı kendi “Big Data”sında rezervliyor. Ne zaman karnımızın acıkacağından tutun da ne giyeceğimize kadar alışkanlıklarımızı şekillendirdiğini görmemek artık elde değil.
15 Temmuz’da içeriden gerçekleşen hain saldırıda sosyal medya halkın en büyük silahıydı. “Peki ya saldırı bu kez dışarıdan gerçekleşirse?” sorusu günden güne anlamlı hale geliyor. O zaman bu sosyal medya platformların sahipleri Filistin’de, Suriye’de, Yemen’de ve İran’da yaptığı gibi elbette bu platformları aleyhimize kullanacağı aşikardır.
Bu yüzden Next Sosyal vb. girişimler başarılı olmak zorundadır; aksi halde mevcut platformlar ve sistem hepimizi bilinçsiz bir istihbarat aparatı olarak kullanabilecek kudrete ne yazık ki sahip durumda.