En azılı muhalif Erdoğancı mı oldu?

Fazıl Say, tartışmasız Türkiye’den çıkan en yetenekli sanatçılardan biridir. Piyanoda ise dünyada eşi benzeri yoktur.

Azılı bir muhaliftir. Ve öyle olmaya da devam edecektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birkaç kez atışmışlardır.

İkisi de doğru bildiğini söyleyen karakterlere sahip.

Geçen aylarda, Fazıl Say’ın bir konseri muhalif kişiliği nedeniyle iptal edildi. Ortada büyük bir haksızlık vardı.

Fazıl Say, annesini kaybettiğinde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan arayıp, taziyelerini iletmişti.

Fazıl Say da onu bir konserine davet etmişti.

Ve nihayet o üzerine çok laf edilen konser gerçekleşti.

Truva Sonatı… Muhteşem!

Dün gece sürprizler de vardı.

Fazıl Say, hem İzmir Marşını çaldı hem de Dombra’yı.

Ve hemen peşinden bir Türkiye klasiği olarak kılıçlar kınından çıktı.

Demokrasi ve sanat adına 18 Ocak’ı milat ilan edenlerle, Erdoğan’ı ve Say’ı eleştirenler çarpıştı durdu.

Yok Fazı Say, Cumhurbaşkanının önünde eğilmiş… Yok Cumhurbaşkanı bir zafer kazanmış! Yok Fazıl Say yavşakmış!

Kimileri Fazıl Say’ın kambur olduğu için öyle durduğunu yazıyor, açıklama yapıyor. Gerçekten memleket çılgın bir lunapark gibi…

Bu kadar kavga edecek enerjiyi nereden buluyorlar merak ediyorum.

Sanatçı selamlarken eğilir, ne var bunda?

Şahsa ve makama ayrı ayrı saygı gösterilir, ne var bunda?

Erdoğan, Say’a ‘Kara Toprak’ şarkısının plağını hediye etti.

Say ise kulise gelen Erdoğan’a CD’lerini imzalayıp verdi.

Karşılıklı nezaketin kime ne zararı var? Hâlâ neyi eleştiriyorsunuz, anlamak mümkün değil.

Dün geceden dolayı ne Erdoğan’ın fikri değişecek ne de Say’ın.

Erdoğan’a yakın düşünenler de değişmeyecek Say’a yakın düşünenler de.

Bir hoşluk oldu bitti. Bu kadar!

Ne fazla anlam yüklemeye gerek var ne kimseyi yermeye.


BAŞINI AÇAN KADINLAR NEYİN PEŞİNDE?

Sosyal medyadaki bir diğer mevzumuz ise daha önce kapalıyken başını açan kadınlar.

Her şey 10 yıl önceki fotoğraflarımızı bugünün fotoğraflarıyla yan yana koyup #10YearChallenge etiketiyle paylaşmamızla başladı.

Tüm dünyadaki akım Türkiye’de başını açan kadınların önceki sonraki fotoğraflarına evrildi.

Bu kadınlar “Büyüdük, güzelleştik, özgürleştik” diyerek bir gurubun takdirini, karşıt bir grubun ise hiddetini kazandı.

Bir tarafta komplo teorileri düzen ‘asla külyutmazlar’ diğer yanda “Baş açmanın nesi özgürlük” diyerek bu kadınları eleştirenler…

Başörtüsü hassas konu…

İnancı gereği kim ne istiyorsa yapsın, bizi ilgilendirmemeli.

Ancak ailesi dayattığı için başını örten kadınlar, kendi yollarına gidip başlarını açıyorsa bu özgürlüktür –kimse kusura bakmasın.

Mahalle baskısına direnip, kendi hayatıyla ilgili sorumluluğu alıp, kararlarını veriyorsa bu özgürlüktür.

Zaten hiç kimsenin onaylaması veya karşı çıkması da gerekmiyor.
Saygı duyun yeter!

Tüm yazılarını göster