Batı'da seçimlerde artan yabancı düşmanlığına dikkat

HEP diyoruz ama bu aralar gerçekten hepimizin ortak tarafının Türkiye olması çok önemli.

Hele yaklaşan 16 Nisan Anayasa referandumu öncesi evet-hayır kampanyalarına tüm dikkatimizi vermişken bizi bekleyen diğer meseleleri de atlamayalım. Sadece içeride değil dışarıda da.

Yurt dışı seçim kampanyalarını yakından takip eden bir dostumuz bu konuda önemli bir uyarıda bulundu.

BATI'DA TÜRKİYE'YE SALDIRI

Türkiye, Batı ülkelerinde geçmişte olduğu seçim kampanyalarına malzeme yapılabilir.

Hele bir de Batı'da giderek artan ve daha da acısı seçim kampanyalarında prim yapan yabancı ve din düşmanlığı gibi durum gözönüne alındığında, başta Türk Dışişleri olmak üzere Ankara bu konularda şimdiden uyanık olmalı.

İNGİLTERE'Yİ HATIRLAYIN

İngiltere'de geçen yıl Avrupa Birliği'nde çıkmak için yapılan referandum sırasındaki kampanyalarda ülkemizin AB adaylığının nasıl malzeme yapıldığını hatırlayalım. Hayır cephesi Türkiye'nin AB adaylığını kullanmıştı. Her iki taraf da birbirine Türkiye'nin adaylığını negatif unsur olarak öne sürmüştü. Hatta, AB'de kalınmasını isteyen dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron, hayır denmesinin önüne geçmek için 'Merak etmeyin; Türkiye bu gidişle 3000 yılında AB'ye üye olur' itirafında bulunmuştu. Ki bu Cameron Türkiye'ye hesapta AB üyeliği yolunda destek veren bir isimdi.

AVRUPA'DA KRİTİK SEÇİMLER

Şimdi ise önümüzde Avrupa'nın çok önemli merkezlerinde seçimler var. Şimdiden özellikle aşırı sağ ve milliyetçi partiler içinde Türkiye karşıtlığı olan yabancı düşmanlığı propagandalara başladı.

ANKARA DİKKATLİ OLMALI

Bu söylemlerin maalesef prim yaptığı çevrelerin Batı'da hissedilir oranlarda olması yanlış kasıtlı bu kampanyalara karşı Ankara'nın da dış temsilcilikleri aracılığıyla karşı bilgilendirmesini zorunlu kılıyor. Oradaki basın kuruluşlarında ön alınmasını elzem kılıyor. Çok dikkatli olmak lazım. Çünkü bu çevrelerin sadece işi seçim kampanyasında bırakmayacağı, iktidara gelirlerse de kirli propagandalarına devam edecekleri bir gerçek.

Avrupa'da ön plana çıkaracağımız bu yıl üç kritik seçim var. Hollanda, Fransa ve Almanya.

HOLLANDA

15 Mart'ta Hollanda'da genel seçimler var. Burada, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan, Hollanda'nın da AB'den çıkması referandumu isteyen ve 'Batı İslamsızlaştırılsın' diyen aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders dikkat çekiyor. Endişe yaratıyor. 2010'da koalisyon ortağı olmayı başaran bu parti, 150 sandalyeli mecliste anketlere göre koltuk sayısını 28'e çıkarabilir.

FRANSA'DA AŞIRI SAĞ

İlk turu nisan, 2. turu mayısta yapılacak seçimler Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande sonrasını belirleyecek. Burada durum kritik. Son anketlerde yabancı düşmanlığını körükleyen söylemleri ile dikkat çeken Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen cumhurbaşkanlığı seçim yarışını önde götürüyor. Aşırı sağcı lider oyların yüzde 25'ini almış durumda.

Bağımsız Emmanuel Macron yüzde 23'ünü, yolsuzluk iddialarıyla gündemde olan merkez sağın başkan adayı François Fillon oyların yüzde 20'sini alıyor görünüyor. Yarışta önde giden Le Pen, mülteci ve AB karşıtı. Sınırların göç dalgalarına karşı kapatılmasını da istiyor.

VE ALMANYA

Bu aralar Türkiye'ye karşı izlediği kriz politikaları ile dikkat çeken Almanya'da da eylül ayında seçim var. 2005'ten beri görevde olan Angela Merkel, dördüncü dönemde de aday olma arzusunda. Avrupa'nın en güçlü lideri Merkel, özellikle son 10 yıldır krizler ve göçmen politikaları nedeniyle eleştiriliyor.

Merkel'in partisi CDU, hâlen halk desteğinin çoğunluğunu elde tutsa da, partililerin yüzde 64'ü Merkel'in genel seçimlerde başbakan olmasını istemiyor. Sebebi de göçmenlere karşı yumuşak politikalar izlemesi. Ama Merkel seçimlere girecek ve karşısındaki rakibi ise Sosyal Demokrat Partisi (SPD) adayı Martin Schulz. Bu seçimlerde de en etkin propaganda malzemesi şimdiden yabancılar, göçmenler.

Sözün özü; dışarıda yabancı düşmanlığı başlığı altında Türkiye'nin malzeme yapılması giderek artan bir tehdit. Devlet bilincinin dikkatli olması lazım. Buna bir de batı basınında Türkiye'ye karşı bitmeyen bir olumsuz propaganda kampanyasını da ekleyince daha da dikkatli olma gereği ortaya çıkıyor.

Tüm yazılarını göster